Aşırı Otoriter Anne Babalar (2)


Aşırı Otoriter Anne Babalar (2)


M. Emin KARABACAK

Aşırı otoriterlikte mükemmeliyetçilik vardır. Ancak mükemmeliyetçi kişilik yapısına sahip olan insanlar, çocuklarına fazla fiziksel ceza vermezler. Onlar daha çok tehdit ve hakarete varan sözler kullanırlar. Mükemmeliyetçiliklerinden dolayı da çocuklarının en başarılı, en düzenli, en efendi, en terbiyeli olmalarını isterler. Bu da çocukların benlik saygısını olumsuz etkileyeceğinde düşük benlik saygısı geliştirmesine neden olacaktır.

Otoriterlikte tam itaat olduğundan saçma gelen birçok şeyi sorgulamanın dahi yapılamayacağı bir gerçektir. Çocukları ilgilendiren kararlarda çocuklara sormak ya da onlarla istişare etmek yoktur. Sadece denilenin yapılması istenir. Çocuklar kendilerini ilgilendiren kararlarda fikrini belirtmek istediklerinde; "Sen daha çocuk, sen anlamazsın, boyundan büyük işlere karışma!" tepkisi verilir. Buda çocukta değersizlik hissizliği vereceğinden sağlıklı bir kişilik geliştiremeyecektir.

Otoriter ailede yetişen çocukların seçme hakkı olmadığı için her şeyi sorgulamadan kabul edeceklerdir. Bu da çocukların özgüven eksikliğine bağlı olarak çekingen, korkak, bağımlı olmasına neden olacaktır. Bunun sonucunda bu çocuklar özgüven eksikliğine bağlı olarak aşağılık duygusu geliştirebilirler.

Otoriter ailelerde; aile beklentilerinin yüksek olması çocukların duygu yoğunluğunu fazla yaşamalarına bağlı olarak öfke patlamaları ve saldırganlık davranışlarına neden olabilir. Beklentinin yüksek olmasının yanında psikolojik baskı ve katı disiplin çocuğun sosyal uyumunu zorlaştıracaktır. Bu da çocuklar aileden gördükleri olumsuz tutum ve davranışları sosyal çevresinde uygulamasına neden olabilecektir.

Otoriter anne babalar, bir taraftan bütün bunları çocukların iyiliği için yaptıklarını söylerlerken bir taraftan da kendi ayakları üzerinde duran, kendi kararlarını veren, başarılı ve sosyal bir çocuk olmalarını isterler. İstenilenler olmayınca da her şeyi çocuklar için yaptıklarını onlar için gecesini gündüzünü kattıklarını fakat istedikleri gibi bir çocuk olmadıklarını söylemekten de geri durmazlar. Bunun sonucundan bu çocuklar, ürkek, cezalar karşında korkak, kurallar karsında çaresiz olacağından pasif bir kişilik geliştireceklerdir.

Otoriteye dayalı korku da çocukların davranış ve yaşam alanlarını kısıtlar. Bunu sonucunda da çocuklar, çekingen, boyun eğen, güvensiz bir kişilik geliştirirler. Başka bir ifadeyle çocuklar, deneme yanılma yoluyla öğrenmekten öte, hata yapmamak içinde anne babalarının doğrularıyla hareket edeceklerdir. 

Sonuç olarak bu çocuklar, bastırılmış duygularından dolayı ergenlik çağlarında; kuralları çiğnemekten zevk alan, karşı gelmeyi büyüklük sanan, zaman zaman öfke patlamaları yaşayacaklardır. Bu durum karşısında otoriter anne babalar; çocukları tepkilerine anlam veremeyecekler onlarda etkiye tepki verecekler bu da aile içinde güç çatışmasına neden olacaktır.

Aile içindeki duygusal bağların pamuk ipliğine bağlı olması sonucu bu da iplerin tamamen kopmasına neden olacaktır. Aşırı otoriter anne baba; duygusal anlamda kendisinden kopan çocuğu kaybedecek fakat kaybetme nedeni olarak da arkadaş çevresini suçlayacaktır.  Ailesinden duygusal anlamda kopan çocuk,  ailesinde samimi olarak görmediği sevgisini arkadaş çevresinde arayacaktır. Ailesinde kopan çocuk içinde en çok acıyı da yine anne babaları hissedeceklerdir.

Peki Bu Durumda Anne Babalar Ne Yapmaları Gerekir:

Öncelikle bu anne babalar, kendi tutum ve davranışları gözden geçirmeleri gerekir. Buna ilaveten:

Çocukların davranışlarını kontrol etme adına onlar üzerindeki psikolojik baskı kaldırılmalı. Bunun içinde öncelikle çocuklara karşı kuralların yumuşatılması adına tekrar gözden geçirilmeli. Gözden geçirirken de çocuklarla istişare edilmeli.

Çocuklar aşırı ve anlamsız kurallarla boğulmamalı. Çocuklara sorunluluk verip çocukların özdenetimlerini kendilerinin geliştirmeleri sağlanmalı.

Fiziksel ve sözel cezadan vazgeçilmeli. Bunun yerine çocuklarla sağlıklı iletişim kurmaya özen gösterilmeli.

Sevgi kalpte çıkararak davranışa dönüştürülmeli. Tatlı bir söz, içten bir sarılış her şeyi çözecektir. Seversen yavrunu o da sever yavrusunu der atalarımız. Onun için çocuklar hata yapsalar da sevgiden mahrum edilmemeli. Onun için sevgiyi hissetmek ve çocuklara hissettirilmeli. Hissettirmeyi de gerek tatlı sözlerle gerekse fiziksel temas dediğimiz sarılarak gösterilmeli.

 


Previous
Next Post »