Mutluluğu Ararken Azrail (a.s) ile Karşılaşmak
M. Emin Karabacak
Bir gün bir küçük kedinin, devamlı olarak kuyruğunu yakalamaya çalışıp, yakalayamayınca daha büyük bir hırsla ve sinirle ayni şeyleri devam ettirdiğini gören yaşlı ve bilge kedi, neden bu hareketi yaptığını genç kediye sormuş.
Genç kedi; "Mutluluğun kuyruğumda olduğunu ve onu yakalarsam mutlu olacağımı söylediler. Mutlu olmak için kuyruğumu yakalamaya çalışıyorum..." diye cevap vermiş.
Yaşlı bilge kedi gülmüş; "Sen mutluluğun peşinde koşup kendini de harap ettikçe, o senden kaçar. Oysa sen gidersen o zaten peşinden gelecek..." demiş.
Hayatımız boyunca hep mutluluğu ararız. Onu bulmak ve ona ulaşmak için neler yapmayız ki!
Mutluluğu ararız; fakat hangi mutluluğu aradığımızı da pek bilmeyiz. Hayalimizdeki mutluluğu mu yoksa gerçek mutluluğu mu onu da bilmeyiz. İş o kadar da olsa yine iyi. Biz mutluluğun tarifini de bilmeyiz.
Mutluluğu hep uzaklarda ararız. Ona ulaşmaya çalıştıkça da kaybolan bir serap gibi görürüz onu.
Mutluluğu ararız; fakat nasıl bir mutluluk aradığımızı da, neden mutlu olacağımızı da bilmeyiz.
Doğumdan ölüme kadar hep mutluluğu ararız; ama bir türlü bu mutluluğu yakalayamayız.
Bu yazının başlığını okuduğunuzda; belki de mutluluğu bu yazıda bulacağınızı zannettiniz.
Mutluğu bazen kitaplarda¸ bazen şarkılarda¸ bazen de dizilerde ararız. Ama mutluluk kaybolmuş yitik mal gibi arayıp da bulunmaz ki! Mutluluk birilerinin tekelinde değil ki aranmakla bulunsun!
Mutluluk kişiden kişiye değişir. Bu nedenle mutluluğu kimisi kırlarda¸ kimisi piknikte¸ kimisi sosyal statüde¸ kimisi sanal âlemde, kimisi parada¸ kimisi altında bulacağını düşünür.
Ben mutluluk aramayı sıralı dağlara benzetirim. Çocukluğumuzda arkadaşlarla birlikte yayladaki dağlara çıkardık. Yaylamızın en yüksek dağının tepesine çıkıp dünyayı oradan seyretmek için. Biz dağlara çıktıkça sıradağların sayısı ve yüksekliği artardı. Sıradağlar içindeki en yüksek dağa çıkarak bize dünyayı seyrettirecek zirveyi arardık. Fakat sıradağların arkasındaki tepeler bir türlü bitmezdi. Sonra biz yine döner yaylamızın en yüksek dağına¸ oradan seyrederdik dünyayı. Bizim olanla mutlu olmaya çalışırdık.
İşte insanlardaki mutluluk arayışı da arkası kesilmeyen sıradağlar içinde en yüksek tepeyi aramaya benzer. O tepeye ulaştığımız zaman mutlu olur muyuz bilemem ama mutluluğun yüksek yerlerde (makam¸ mevki¸ para...) olmadığını bilirim.
Mutluluğu ararız¸ hâlâ geçmişte aradığımız gibi. Arama herhalde ölünceye kadar devam edecek. Acaba öldükten sonra bulabilir miyiz? O'nu da Allah bilir.
Geçmişimize şöyle bir bakalım, mutluluğu nelerde aradığımıza:
Çocukluğumuzda; büyüdüğümüzde¸ okula gittiğimizde¸ okulu bitirdiğimizde mutlu oluruz dedik.
Gençliğimizde; liseyi bitirdiğimizde¸ üniversiteyi kazandığımızda¸ üniversiteyi bitirdiğimizde¸ göreve başlayınca mutlu oluruz dedik.
Yetişkinlikte ise; evlendiğimizde¸ borçları bitirdiğimizde¸ ev ve araba aldığımızda¸ çocuğumuz olduğunda¸ arabayı değiştirdiğimizde mutlu oluruz dedik.
Yaş biraz daha geçince; çocuklar üniversiteyi kazandığında¸ işe yerleştiğinde¸ çocukları evlendirdiğimizde¸ emekli olduğumuzda¸ hac görevini ifa ettiğimizde mutlu oluruz dedik.
Emekli olduk¸ hacca gidip geldik¸ çocukları everdik¸ her şeyimiz yerli yerinde; fakat hala mutluluğu arıyoruz. Herhalde bizim mutluluk arayışımız Azrail (a.s.) gelinceye kadar devam edecek.
Mutluluğu hep şartlara bağlamışız: …. Olursa mutlu olacağım. Oysa mutluluk, karşımıza çıkan engelleri aşmaktır.
Mutluluk¸ anı yaşamaktır. Dün geçmiştir¸ yarın belki gelmeyecektir. Ama bulunduğumuz "Şu an" benim elimdedir. Mutluluk "Şu an"ın farkında olarak yaşamaktır.
İnsanın ne zaman mutlu olması gerektiğini bize en güzel tarif eden de her konuda olduğu gibi yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'dir. Bir hadislerinde Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: "Beş şey gelmeden beş şeyin kıymetini iyi bil! İhtiyarlık gelmeden gençliğin¸ hastalık gelmeden sıhhatin¸ fakirlik gelmeden zenginliğin¸ ölüm gelmeden hayatın¸ meşgul olmadan boş zamanın kıymetini bil." (Buharî, Rikak
|
Kısacası mutluluk; hayatımızdaki zorlukları aşmak ve hedeflerimize ulaşmak ve içinde bulunduğumuz anı değerlendirmek ve en önemlisi Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in yukarıdaki hadisine kulak vermektir.
Sign up here with your email
ConversionConversion EmoticonEmoticon